12 Nisan 2008 Cumartesi

LAİKLİK İLKESİNİN KABULÜ’NÜN 80. YILDÖNÜMÜ HAKKINDA CHP İL KADIN KOLLARININ BASIN BİLDİRİSİ






• AKP’nin ikinci iktidar döneminde, Türkiye daha zor günler geçirmektedir. Cumhurbaşkanlığı, Başbakanlık ve Meclis Başkanlığı’nı tek elde toplayan siyasal iktidar, yeni döneme totaliter bir anlayışla başlamış, Anayasa tartışmalarıyla pervasızlığını bir kez daha ortaya koymuştur.

• Dış dinamiklerin ve içteki tarikatçı, şeriatçı güçlerin isteklerine hayır diyemeyen Başbakan'ın siyasi kimliği, Laik Cumhuriyet'in kazanımlarını sahiplenmesine izin vermemektedir.

• Anayasal düzenin tüm kurumları, AKP’nin kuşatması altındadır. Devletin ve toplumun her geçen gün yoğun bir tarikat kuşatması yaşadığı, din devleti özlemlerinin her fırsatta düşünsel ve eylemsel düzlemlere taşındığı bir sürece tanık olmaktayız.

• Cumhuriyet'in tüm kurumlarına ve aydınlık birikimine savaş açan iktidarın bu gidişinden Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay ve Üniversiteler dahil tüm Türkiye tedirgindir. Toplum tepkili ve sıkıntılıdır. Laik, demokratik Cumhuriyet'in kazanımları tehdit altındadır.

• Bilinmesi gereken; devleti kuşatma, içten teslim alma girişimlerinin sonuç vermeyeceğidir.

• Sessiz ve derinden, hissettirmeden, tepkiyle karşılanınca geriye çekilerek, unutturarak ama hedeften hiç şaşmadan, kararlılıkla sızmaya çalışan bu anlayış karşısında, toplum olarak laik, demokratik Cumhuriyetimize sahip çıkacağız. Kalelerimizi koruyacağız.

• Biliyoruz ki laik, demokratik Cumhuriyetin yurttaşları böyle bir hükümet işbaşındayken geceleri rahat uyuyamaz. Çünkü şeriatçı tehdite karşı toplumsal güvence giderek zayıflatılmaktadır.

• O nedenle ülkemizin tarihini, kimliğini, onurunu sahiplenen herkes, Türkiye deyince yüreği kabaran herkes, Atatürk deyince yüreği kabaran herkes el ele vermeli, dayanışma içinde olmalıdır.

• Bu anlayışla Temmuz 2005 de Genel Başkanımız Deniz BAYKAL Türkiye’ye sahip çık çağrısı yapmıştır. Bu çağrı herkesedir, hepimizedir.

• Laik demokratik Türkiye Cumhuriyeti’nin kazanımlarını tehlikeye atacak gelişmeler karşısında kadın – erkek, genç – yaşlı bütün vatandaşlarımızadır.


ULUS OLARAK KURTULUŞ SAVAŞI VERMİŞ OLMANIN,
LAİK DEMOKRATİK CUMHURİYETİ KURMUŞ OLMANIN,
ONURU VE GÜVENİ;
BİR SUÇLULUK KOMPLEKSİ GİBİ
CUMHURİYETİ KUŞATANLARIN BOYNUNA DOLANIYOR,

• AKP, toplumu aşama aşama ılımlı İslam Cumhuriyeti'ne dönüştürme, Cumhuriyeti, Laikliği, Ulusal Devleti çökertme projesinin sahibidir.

İŞTE ÖRNEKLER

RECEP TAYYİP ERDOĞAN

“Tutturmuşlar Laiklik elden gidiyor. Bu millet istedikten sonra, tabi elden gidecek yahu! Sen bunun önüne geçemezsin ki, millete rağmen bu yürümez zaten. Sonra nedir bu laiklik Allah aşkına? Bir tarif edin diyorsun tarif etmiyor. Bu ne menem şey yahu!”

BÜLENT ARINÇ

“60 milyon insanı kardeş yapan Laiklik değildir. 1923 de Marstan düşmüş gibi devlet kurduk. Sapık ilkelerini tabu haline getirdiler. Arkasına saklanıyorlar. Ama hiçbir şey fayda etmez. Ne tank ne top. Takdiri Hüda’nın karşısında hiçbir beşeri sistem duramaz.”

ÖMER DİNÇER

"Türkiye Cumhuriyeti’nin başlangıçta ortaya koyduğu bütün temel ilkeleri Laiklik, Cumhuriyetçilik ve Milliyetçilik gibi birçok temel ilkenin yerini daha çok katılımcı daha âdemi-merkezi, daha Müslüman bir yapıya devretmesi zorunluluğu ve artık bunun zamanının geldiği düşüncesindeyim."


10 NİSAN 1928

DEVLETİN LAİK KARAKTERİNİ KAZANDIĞI GÜNDÜR.

İsmet Paşa ve 120 arkadaşının verdiği kanun teklifi ile anayasanın 2. maddesi “ Türkiye Devletinin dini İslam’dır. Resmi dili Türkçe’dir. Makarrı Ankara şehridir” değiştirilerek “Türk Devletinin Resmi Dili Türkçe’dir . Makarrı Ankara şehridir ” kabul ediliyor. “ Dini İslam!dır” metinden çıkarılıyordu. Yine 16.maddedeki milletvekillerinin ve 38. maddedeki Cumhurbaşkanı’nın yemininden “vallahi” kelimesi çıkarılıyordu. Aynı şekilde 26.madde din işlerinin düzenlenmesinin TBMM’nin görevleri arasında sayılması da kanun metninden çıkarılıyordu.

9 Nisan 1928 de 1924 Anayasası’nın bu dört maddesinde yapılan değişiklik 264 üyenin oy birliği ile (1220 sayılı yasa) kabul edildi ve bu değişiklikler 10 Nisan 1928 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girdi.

Batı dünyasının uzun mücadeleler sonucunda ulaştığı din-devlet ayırımı noktasına Anadolu’dan Müslüman bir toplum temel bir tercih yaparak ulaştı. Artık devlet düzeni herhangi bir dinin, inancın, mezhebin anlayışı etrafında şekillendirilemeyecekti.

Genç Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucuları çağın ve geleceğin dünyasında dine dayalı bir devletin, yer bulamayacağını görerek insanların inancına, imanına, ibadetine saygı göstererek, bunu devlet kimliği olmaktan uzak tutmanın değerini anlayarak, yeni bir toplumsal düzeni gerçekleştirmişlerdir.

Laiklik ilkesinin özünde düşünce özgürlüğü vardır. Düşüncenin mutlak, gerçek, saygın özgürlüğü vardır. Düşüncenin doğmalardan, dayatmalardan, empoze edilen iman kategorilerinden sıyrılıp, her insanın aklıyla, düşüncesiyle, mantığıyla oluşabileceği gerçeği ortaya koyma hakkının güvencesi vardır.

Hiç yorum yok: